Akdeniz’in kadim uygarlıkları, binlerce yıldır zeytin ağaçlarını kutsal saydı. İspanya’dan Yunanistan’a, Fransa’dan İtalya’ya, zeytin tarım ve turizmin temel taşı oldu.
Peki Türkiye neden “kömür, taş ocağı, mermer” diyerek bu mirası yok etmekte ısrar ediyor? Zeytin ağaçları yalnızca bir tarım ürünü değil; toprağı erozyondan koruyan, iklim değişikliğine direnci artıran, kırsal kalkınmayı sağlayan bir yaşam kaynağı.
Zeytinliklerin yok edilmesi:
*Gıda güvenliğini tehdit eder (Türkiye, dünyanın önde gelen zeytin üreticilerinden biri).
*Su kaynaklarını tüketir (Maden faaliyetleri aşırı su kullanımıyla kuraklığı derinleştirir).
*Turizm ve tarım gelirlerini çökertebilir (Zeytin vadileri, kültürel miras ve eko-turizm için vazgeçilmezdir).
Talan Yasası Ne Getiriyor?
Meclis komisyonundan geçen yasa, zeytinlikleri maden şirketlerine açarak:
*Sit alanlarını, su havzalarını, tarım arazilerini korumasız bırakıyor.
*Yerel halkın geçim kaynaklarını yok sayıyor.
*Ekolojik dengeyi geri dönüşü olmayacak şekilde bozuyor.
Akdeniz ülkeleri, zeytini “Gelecek” olarak gördü. Türkiye ise kısa vadeli kâr uğruna, toprağını sermayeye peşkeş çekiyor. Zeytin kömürle, mermerle değiştirilemez. Çünkü zeytin, bir ağaç değil; bir kültür, bir direniş, bir yaşam biçimi.
Ne Yapmalıyız?
Yasaya karşı hukuki ve toplumsal mücadele yürütülmeli. Yerel üreticiler, ekoloji örgütleri desteklenmeli. Zeytinin ekonomik ve ekolojik değerini her platformda anlatmalıyız. Unutmayalım: Zeytini savunmak, vatanı savunmaktır.
GÜNDEM
22 Haziran 2025GÜNDEM
22 Haziran 2025GÜNDEM
22 Haziran 2025GÜNDEM
22 Haziran 2025GÜNDEM
22 Haziran 2025EKONOMİ
22 Haziran 2025GÜNDEM
22 Haziran 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.