07 Eylül 2025 Pazar
Aysun Uysal Yazdı… Güven Duyulacak Bir Gelecek Kaldı mı?
Süt ürünleri ile başınız dertte mi? Laktoz İntoleransına sahip olabilirsiniz!
İran ve İsrail Arasında Kritik 12 Gün: “Mehdi ve Mesih Savaşı” Ortadoğu’yu Sarsıyor
Serkan Candaş Yazdı… CHP Tire’de Üç Maymun Tiyatrosu
Serkan Candaş Yazdı... Tire’de Suskunluk ve Kötü Yönetimin Bedeli
Tire’de günlerdir konuşulan bir olay var ve bu olaylar üzerine haklı olarak bir CHP üyesi, İlçe Başkanlığı’na genç meclis üyesinin ahlaksızlıklarıyla ilgili dilekçe veriyor. Çünkü bu iddiaların ve bu kişinin CHP’ye, Tire’ye, Belediye’ye ve Belediye Başkanına zarar verdiğini biliyor, ki herkes biliyor aslında!
Normalde bu dilekçe, disiplin kurullarında incelenir, parti etiği açısından gereken yapılır. Fakat ne oluyor? Yönetimden veya üyelerden bir isim, suç işleyerek bu dilekçeyi sosyal medyada paylaşıyor paylaştırıyor!
Evet, yanlış duymadınız. Parti içi bir başvuru, hukuk ve etik sürecine girmesi gerekirken, alenen sosyal medyada dolaşıyor. Bu açıkça suçtur, açıkça basitliktir.
Üstelik ortada yalnızca ahlaksızlık iddiaları yok.
Emniyette kayıtlı ifadeler var,
Hastane raporları var,
Savcılıkta dosyalar var,
Dahası, dolandırıcılıktan devam eden dava var!
Yani her şey kâğıt üzerinde, belgelerle ortada. Buna rağmen CHP Tire örgütü suskun. Üç maymunu oynuyorlar. Ne görürler, ne duyarlar, ne de konuşurlar, çok garip gerçekten hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.
Ama kürsüye çıktıklarında, seçmen ziyaretlerinde, kameraların karşısına geçtiklerinde mangalda kül bırakmıyorlar. Dillerinde hep aynı nutuk; “Hak, Hukuk, Adalet, Liyakat!” Soruyorum; Hangi hak, hangi hukuk, hangi adalet?
Kendi içindeki pisliği görmezden gelen, kendi üyelerinin iddialarına sırtını dönen bir yönetimden mi bahsediyoruz, öyle başkan ve yönetim mi olur?
Daha vahimi, bu genç meclis üyesi hakkında hâlâ tek bir disiplin işlemi yapılmamış olmasıdır. Bu, başlı başına bir skandaldır.
CHP Tire’de ne ilçe başkanı vardır, ne de işleyen bir yönetim. Sadece koltuk sevdalısı, gözünü ve kulağını kapatmış bir ekip vardır.
Gerçek ortadadır… Belgeler var, dosyalar var, davalar var. Ama gereğini yapacak cesaret ve basiret yok!
Bu yüzden, “Hak, Hukuk, Adalet” demek kolaydır. Zor olan, bu sözlerin gereğini yerine getirmektir. CHP Tire yönetimi işte tam da bu noktada sınıfta kalmıştır.
Mesele çok açık, Hak, hukuk ve adalet ancak başkasının hatasını eleştirirken değil, kendi içindeki çürümüşlüğü temizlerken belli olur. Aksi hâlde ortada ne siyaset kalır, ne de samimiyet.
Açıkçası bu yazıyı kaleme almak istemezdim. Ama gazetecilik dürtülerim, gazetecilik refleksim ve doğrucu davudluğum bazı gerçekleri ve olumsuzlukları dile getirmemi zorunlu kılıyor.
Tüm Tirelilerin bildiği üzere, Tire FK’nın satılık olduğu ve sonrasında el değiştirdiği haberini ilk olarak ben yaptım. Sonrasında da editörüm Cavit Yoldaş ile birlikte süreci yakından takip ettik, Özkan bey ve Sportif Direktör Hüseyin beyle telefon yoluyla iletişimde olduk. Açık konuşayım, yeni yönetimden büyük umutlarım vardı. Sıcak kanlı, vizyon sahibi insanlardı; projelerini, hedeflerini dinlediğimde hem ben hem de Cavit Yoldaş gerçekten heyecanlandık. Tire’de de yeni yönetimi ve fikirlerini öve öve bitiremedim, yazılar yazdım, kendilerini tüm Tire’ye anlattım ve elimden geldiğince tanıttım.
Fakat gelinen noktada görüyorum ki işler beklendiği gibi gitmiyor. Hatta ciddi hatalar yapılıyor. İletişimden ve yöneticilikten işim gereği açıkçası çok iyi anlarım; ayrıca gençliğimde lisanslı futbol oynamış, spor yazarlığı yapmış biri olarak futbola da yabancı değilim. Beşiktaş, Fenerbahçe, 2. Lig’den birkaç kulüp ve Özbekistan’dan da bir takıma iletişim desteği vermiş bir geçmişim var çok şükür. Yani bu konularda az çok söz söyleme hakkım olduğunu düşünüyorum.
Kaynaşma Sorunu
En büyük problem, şehrin takımla kaynaşamamış olması. Örneğin; Sezon açılışı yapıldı ama birkaç kişi dışında kimse davet edilmedi, duyurulmadı, basın bile bilgilendirilmedi. Editörümüz Cavit Yoldaş bu durumu sorduğunda, “Sosyal medyadan paylaştık” cevabı aldık. Fakat o iş öyle olmaz işte. Basın aranarak ya da mesaj veya maille davet edilir, protokol ziyaret edilir ve davet edilir, halka basın yolu ve belediye hoparlöründen duyurulur ve davet edilir. Sizin sosyal medyanızla sonuç ortada; bomboş tribünler.
Sponsor bulamamak da aynı şekilde. Sosyal medyada serzenişte bulunmakla olmaz bu iş. Sponsorluk ciddi hazırlık ister; 2 – 3 kişilik bir pazarlama ekibi kurulur, dunum dosyası hazırlanır, şirketler ve fabrikalar tek tek ziyaret edilir. Yönetim de bizzat işin içinde olmalıdır. Aynı şekilde şehrin tüm protokolü, odalar, dernekler, önde gelen isimler vb. ziyaret edilmeliydi. Bildiğim kadarıyla sadece Kaymakam ve Emniyet Müdürü ziyaret edildi. Bu çok büyük bir eksiklik.
Basın ve Tanıtım Eksikliği
Takımın basınla iletişimi zayıf. Transferlerden, kamplardan, gelişmelerden sürekli haber yapılmalı. Ancak geri duruluyor ilginç bir şekilde. Geçmişte statta yaşanan bazı sıkıntılardan dolayı zaten yerel basının bazı çekinceleri var ve haber yapmıyorlar, bu çekinceler giderilmeli. Takım, şehirle bağ kurmak istiyorsa haber akışı şarttır.
Ayrıca fotoğraflara bakıldığında hocanın, Sportif Direktör’ün ve Sayın Özkan Karadaş’ın yüzlerinden moralsiz oldukları bariz görülüyor. Buda zaten işlerin kötü gittiğini gösteriyor.
Bilet Fiyatları
Bir diğer hususta yanlış bilet fiyatları. 250 TL’lik bilet fiyatı gerçekten anlaşılır değil. Geçen sene 10-15 TL’ye rağmen tribünlerde 50 kişi bile yoktu. Bugün 250 TL verip maç izlemeye kimse gelmez Tire’de. Bu kararın kime ait olduğunu, hangi hesapla belirlendiğini gerçekten merak ediyorum. Sanırım Karşıyaka, Eskişehirspor, Altay düşünülerek bu fiyat yapıldı.
Özetle; hem yönetimsel hem futbol anlamında işler iyi gitmiyor. Şehirle bağ kurulamadı. Hüma Hanım’ın da en büyük hatası bu noktadaydı.
Ben bugüne kadar her yazımda Tire’nin reklamı, Tire halkının mutluluğu için çalıştım çabaladım. Bu yazı da aynı niyetle kaleme alınmıştır. Umarım bu uyarılar dikkate alınır, şehir dinlenir ve Tire FK yeniden heyecan verici bir kulüp haline gelir.
Dileğim, her maçın karnaval havasında geçmesi.
Son sözüm sayın Özkan Karadaş ve sayın Hüseyin Sungur’a; Ya yanlış yönlendiriliyorsunuz ya da gerçekten yanlış yapıyorsunuz. Bu şehre kulak verin, yoksa emin olun yalnız kalırsınız, Tire’yi tanımıyorsunuz..
Tire’de günlerdir konuşulanlar, CHP Tire’nin geleceğini zora sokan ağır iddialar ve söylentiler. Dört gündür tek bir açıklama yok!
Yıllarını CHP’ye adamış, partiye gönül vermiş insanların isyanı haklı: “Biz bu partiyi bir çıkar kapısı, bir eğlence arenası ya da emlak ofisi gibi görmedik. Ama bazıları öyle görüyor.”
Bir zamanlar başka partilerde koltuk peşinde koşup, makam talepleri karşılanmayınca rotayı CHP’ye çevirenler bugün “denizden gelen rüzgârla” yükselmeye çalışıyor. Dün “CHP’ye geçmeyin” diyenlerin, bugün CHP’ye sığınması samimiyet değil, düpedüz fırsatçılıktır.
Daha vahimi ise, Tire’de herkesin konuştuğu aile içi krizler, sosyal medyadan bir gecede silinen fotoğraflar, jandarma baskını iddiaları, adliyeye intikal eden kavgalar… Kadına yönelik psikolojik şiddet söylentileri… Partiyi temsil eden isimler üzerinden böylesi başlıkların konuşulması utanç vericidir.
Ayrıca, bu olanlar söylentiden öteye geçmiş emniyet, savcılık ve hastanede kayıtları mevcuttur.
Ve işin bir başka yüzü: Mesleği olmadan, “emlakçılık” üzerinden güç devşirmeye çalışan, “belediye benim dediğimi yapar” cümlelerini kuracak kadar hadsizleşen kişiler, bugün parti yönetiminde söz sahibi olmaya çalışıyor. Üstelik haklarında açılmış davalar konuşulurken, eşinin ani bir şekilde eve dönüp başka bir kadınla suçüstü yakalaması bile sokaklarda alenen dillendiriliyor.
Şimdi açıkça soruyorum:
Bu tabloya göz yuman ilçe yönetimi neyi bekliyor?
Kadına psikolojik şiddet söylentileri ve resmi kayıtları ortadayken CHP susarak ne mesaj veriyor?
CHP, etik ve ahlaki değerlerden vaz mı geçti?
Sessizlik, en büyük ortaklıktır! Partinin iktidar iddiası, böyle kişilerle mümkün değildir. Eğer istifa etmiyorlarsa, görevden alınmalıdırlar.
Kusura bakmayın ama kimse CHP’yi “Babasının çiftliği” gibi yönetemez. CHP’nin adı, kişisel ihtirasların, gece kulübü kavgalarının, magazin dedikodularının gölgesinde bırakılamaz.
Eğer gerçekten iktidar olunmak isteniyorsa, önce parti içindeki bu çürümüşlükle yüzleşmek gerekir. CHP’nin yolu; çıkarcılara, fırsatçılara, günübirlik siyasetçilere değil; dürüst, ilkeli ve halkın hakkını savunan kadrolara emanet edilmelidir.
Bugüne kadar CHP’ye oy vermiş, fakat artık vermeyecek, aileme ve çevremdekilere de verdirmeyecek biri olarak söylüyorum; CHP’li belediyelerin, özellikle de Tire Belediyesi’nin sürekli dillendirdiği bir bahanesi var. “Paramızı kesiyorlar, %36 – 38 oranında kesinti oluyor” diyorlar. Artık bahaneler, o bu şu demeler, “Hak, Hukuk, Adalet, Demokrasi, Liyakat” vb. deyip tam tersini yapmalarınız baydı.
Evet, bu kesintiler yeni değil. Daha önceki belediye başkanları döneminde de aynı kesintiler vardı, her zaman da oldu. Ama buna rağmen Tayfur Çiçek’in Tire’ye kazandırdığı eserler, yaptığı kalıcı işler ortada. Keza Salih Atakan Duran’ın yaptığı işler, projeler, hizmetler de ortada. Hatta belediyeyi kasada 38 milyon TL nakit fazlasıyla devretmişti Atakan başkan. Ne oldu peki? Şimdiki yönetim döneminde bu para 1.5 – 2 ayda eridi, yandı bitti kül oldu. Üstelik 16 ayda tek bir proje yapılmadan, aksine belediye devasa bir borcun altına sokuldu.
Ne Tayfur Çiçek’in ne de Salih Atakan Duran’ın bu tür bahanelerin arkasına sığındığını gördüm. Zor şartlara rağmen çalıştılar, ürettiler, çözüm buldular ve hizmet ettiler. Çünkü belediye başkanlığı makamı bahane üretme değil, çözüm üretme makamıdır. Para kesildiğini herkes biliyor ama halkın görmek istediği ağlamak değil, iş ve proje üretmektir. Eğer çevrelerine bu kadar yedirmezlerse, zaten iş yapacak parayı bulurlar her türlü.
Bir de şu var, buna da çok gülüyorum. Belediyenin iş yapmadığı, seçimden önce verilen sözlerin tutulmadığı, usulsüzlüklerin konuşulduğu ortada. Ama ben bir yazı yazınca veya bazı sorular sorunca, belediyenin avukatıymış gibi ortaya atılan isimler oluyor. Belediyeyi hiç mi hiç sorgulamıyorlar, “Gerçekten verilen sözler nerede?” demiyorlar. Sadece takım tutar gibi parti ve kişi tutuyor, “Benimki yaparsa mübah karşı taraf yaparsa günah” kafasındalar. Ama farkındaysanız belediye yetkilileri bugüne kadar hiçbir soruya cevap vermediler, veremiyorlar da. Çünkü anlattıklarımın doğruluğunu kendileri de çok iyi biliyor.
Bazı kişilerse yazının içeriğini okumadan, sadece başlığa bakarak yorum yapıyor. Okumadan, anlamadan, bilmeden gazel okuyor. Kusura bakmasınlar ama ben doğru bildiğimi yazmaya devam edeceğim. Çünkü, sevdiğim kişilerle, “Serkan belediyeye ve bize fazla yükleniyor, söyleyin de yazmasın” diye haber gönderenler var ve demek ki yazdıklarım can acıtmış ve doğru yerlere dokunmuş.
Son sözüm şu: İller Bankası kesintisi yıllardır var ama çalışmak isteyen çalışıyor. Bahane değil, iş lazım, proje lazım bu güzel memlekete, burada yaşayan güzel insanlara. Tek projeleri olan WC’ye gelirsek, o da hem yanlış yere hem de yanlış şekilde yapıldı orası da apayrı bir konu!
Ha şunu da unutmayayım, birde VEFA lazım CHP’lilere. VEFA, paradan ve yalakalıktan daha değerli. Unutmayın, düşmez kalkmaz bir Allah..
Bugün size Basın PR’ın, danışmanlığın, iletişimin ve medya ilişkilerinin önemini ve ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum.
Günümüz dünyasında rekabet yalnızca kaliteli ürün veya hizmet üretmekle sınırlı değil. İnsanların markaları tanıması, güvenmesi ve onları tercih etmesi için görünürlük şart. İşte tam bu noktada Basın PR (Public Relations) devreye giriyor.
Basın PR, bir kurumun, markanın veya kişinin; kamuoyuyla olan iletişimini basın yayın organları üzerinden yönetmesi sürecidir. Televizyon, gazete, dergi, haber siteleri ve dijital medya platformlarında yapılan görünürlük çalışmaları, Basın PR’ın temelini oluşturur. Amaç; markayı hedef kitleye doğru mesajlarla, güvenilir kaynaklar aracılığıyla ulaştırmaktır.
Basın PR, reklamdan farklı olarak doğrudan satın alınmış bir tanıtım değildir. Bir basın bülteni, röportaj ya da haber metni, haber değeri taşıdığı sürece medya organlarında yayınlanır. Bu da markanın ya da kişinin, reklamdan daha doğal ve güvenilir bir algıyla kamuoyuna yansımasını sağlar.
Güvenilirlik: Haber formatında çıkan içerikler, reklamdan daha inandırıcıdır.
Marka Bilinirliği: Doğru PR stratejileriyle daha geniş bir kitleye ulaşılır.
Kriz Yönetimi: Basın PR, olumsuz durumlarda doğru mesajlarla imajın korunmasını sağlar.
Uzun Vadeli Etki: PR çalışmaları marka algısını kalıcı hale getirir.
Basın Bülteni Hazırlığı: Haber diliyle yazılan metinler.
Medya İlişkileri: Gazeteciler, editörler ve medya kuruluşlarıyla sağlıklı iletişim.
Hedef Kitle Analizi: İçeriğin hangi mecrada yayınlanacağına doğru karar vermek.
Dijital Basın PR: Online haber siteleri, bloglar ve sosyal medya üzerinden görünürlük.
Basın PR, bir markanın veya kişinin medya üzerinden güvenilir bir imaj oluşturmasının en etkili yollarından biridir. Doğru stratejiyle yapılan Basın PR çalışmaları, sadece görünürlük değil; aynı zamanda itibar, güven ve sadık bir hedef kitle kazandırır.