Susmam, halk için, doğrular için, şeffaflık ve gerçek gazetecilik için yazmaya devam…
Zaman zaman Tire Belediyesi’ne çeşitli sorular yöneltiyorum. Gündeme gelen iddiaları kamuoyuyla paylaşıyor, cevap bekliyorum. Cevap verirler ya da vermezler, bu onların tercihi ve sorunu. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu soruları sorduğum için bazı küçük bir grubun rahatsızlık duyması. Eleştiriler bir yana, hakaretlere, ithamlara maruz kalıyorum.
Şunu açıkça belirtmek istiyorum; Ben sizin hakkınızı, alın terinizi, verdiğiniz vergileri, çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceğini savunuyorum. Bunu yaparken görevimi yerine getiriyor, kamu ve halk yararını gözetiyorum. Ne yazık ki bir kısmınız, parti ya da kişi taraftarlığına öylesine saplanmış ki, gerçekleri duymak bile zorunuza gidiyor. Çünkü bazı çıkarlarınızla yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz.
Peki, gazetecinin görevi nedir?
Gazeteci, iddiaları araştırır, kamu ve halk adına soru sorar, yanlışları gündeme getirir. Gerçekleri açığa çıkarır, halkı bilgilendirir. Gazeteci, kimsenin yazamadığını yazar, soramadığını sorar. Ben de bunu yapıyorum. Bu işi, 23 yıldır ulusal düzeyde sürdüren bir gazeteci olarak, mesleğimin gereğini yerine getiriyorum.
Şunu da unutmayın; Bugün beni eleştiren, hakaret eden bazı kişiler, eğer Tire Belediyesi AKP veya MHP yönetiminde olsaydı ve ben yine aynı soruları sorsaydım, emin olun beni alkışlıyor olacaktınız. “İşte korkusuz gazeteci Serkan Candaş!” deyip, bana övgüler sunuyordunuz. Geçmişte de birçok defa mesajlarınızla takdir ettiniz, hala aranızda edenler var zaten, ama gizlice ve özelden! O mesajlar hâlâ arşivimde duruyor.
Biraz dürüst ve vicdanlı olun artık lütfen!
Ben babamdan dolayı Ankara’da siyasetin içinde doğdum büyüdüm, Cumhurbaşkanlığı Köşkü koridorlarında neler gördüm neler duydum neler tecrübe ettim ve dile kolay 23 yıllık bir mesleki tecrübe. O nedenle birçok şeyi sizlerden daha önce hissediyor, fark ediyor, görebiliyorum. Ben hak, hukuk, adalet, demokrasi, liyakat, emek ve ekmeği her şeyin üstünde tutarım. Yolum Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldur. Ben halkın yanındayım, doğrunun ve gerçeğin yanındayım. Ve evet, hayatımın geri kalan zamanında da bu duruştan asla vazgeçmeyeceğim.
İşin özü çok basit aslında; Sorduğum sorulara belgeleriyle, faturalarıyla, ispatlarıyla yanıt verecek belediye, sizin avukatlık yapmanıza gerek yok. Olması gereken zaten bu değil mi? Aylardır bekliyorum. Ama tek bir resmi belge bile paylaşılarak açıklama yapılmıyor, halk bilgilendirilmiyor. Bu bile birçok şeyi açıkça ortaya koyuyor.
Lütfen, o bedava olan beyinleri biraz çalıştırın. Boş laflarla, süslü cümlelerle değil, somut yanıtlarla konuşun. Siyaset, yandaşlık, fanatiklik uğruna doğruları yok saymayın. Ve unutmayın; Gerçek gazeteciliği anlamak için önce vicdan, sonra bilgi gerekir.
Sağlıcakla kalın…
Ama lütfen önce dürüst ve vicdanlı olun. Ve gerçek gazeteciliğin ne anlama geldiğini öğrenin!
Ayrıca hastane odasında hala haber yazmaya ve paylaşmaya devam ediyorum, kolumda serumla (ilacım) günde en az 30 – 35 telefon görüşmesi yapıyorum. Ben işimi bu kadar çok seven ve kalemine sadık olan bir adamım, yani hastalık bile yıldıramadı kimse yıldıramaz..