Bir zamanlar bayram sabahı evler mis gibi kolonya ve sıcak ekmek kokardı. Çocuklar bayramlıklarını yatağının başucuna koyar, büyükler seher vakti namaza gider, sonra herkes el öpmek için sıraya girerdi. Birlik, beraberlik, muhabbet ve paylaşmak vardı Kurban Bayramı’nda. Şimdi ise o samimi tablo, nostaljik bir hatıraya dönüşüyor.
Zaman değişti, insanlar değişti, bayramlar da değişti. Artık pek çok kişi için bayram, sadece uzun bir tatil arası; kaçıp dinlenilecek bir mola. Kurban kesmek bile birçokları için bir “görev” gibi, ruhundan koparılmış, hızla yerine getirilen bir formaliteye dönüştü. Paylaşmanın yerini gösteriş, ziyaretlerin yerini mesajlar aldı.
Bayramın asıl anlamı, sadece kurban kesmek değil; gönül bağı kurmaktı. İhtiyaç sahiplerine el uzatmak, küsleri barıştırmak, büyükleri ziyaret etmekti. Şimdi ne büyükler arıyor ne küçükler uğruyor. Kalabalık sofralar, cıvıl cıvıl evler yerini sessizliğe, yalnızlığa bıraktı.
Teknolojiyle kolaylaştık ama duygusal olarak uzaklaştık. Mesaj atmak, kapıyı çalmaktan daha pratik geldi. Kurban eti paylaşmak yerine paketleyip dağıtmayı yeterli gördük. Oysa bir tabak yemekle birlikte verilen samimi tebessüm, belki de bayramın en kıymetli parçasıydı.
Kurban Bayramı’nın ruhu yeniden canlanmalı. Kapılar tekrar çalınmalı, sofralar çoğalmalı, kalpler yumuşamalı. Unutmayalım; bayram, sadece kesmek değil, paylaşmak demektir. Yalnız kalan bir komşu, bayramı dört gözle bekleyen bir yaşlı, umutla bir ziyaret bekleyen bir akraba… Belki de onların bayramı bizim bir adımımızla güzelleşecek.
Gelin bu bayram, eskiye dönemesek de özünü yaşatalım. Sıcak bir “merhaba”, samimi bir ziyaret, paylaşılmış bir tabak yemek; belki de en değerli kurbanımız olur.
GÜNDEM
26 gün önceGÜNDEM
08 Haziran 2025GÜNDEM
08 Haziran 2025GÜNDEM
08 Haziran 2025GÜNDEM
08 Haziran 2025EKONOMİ
08 Haziran 2025GÜNDEM
08 Haziran 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.