Sokakta yürürken çevresine tedirgin gözlerle bakan insanlarla dolu bir ülke olduk. Geceleri tek başına yolda yürüyen bir kadının eli, çantasında ya da telefonunda değil; kalbinde korkuyla, gözleri her gölgeden şüpheyle dolu.
Artık ne bir tartışmanın sonu medeni şekilde noktalanıyor ne de bir sevgi, şiddete dönüşmeden kalabiliyor. Öyle bir noktadayız ki; insanlar trafikte korna çalınca öldürülüyor, yanlış park etmiş diye bıçaklanıyor. Bu cinnet toplumu nereye koşuyor?
Şiddet sıradanlaştı.
Televizyonu açıyoruz; her gün yeni bir kadın cinayeti, çocuk istismarı, sokak kavgası, kanlı manşet.
Birkaç gün konuşuluyor, sonra unutuluyor.
Oysa bu rakamlar istatistik değil, birilerinin evladı, annesi, kardeşi, komşusu.
Yani bizden biri.
Ve işin en acı tarafı; şiddeti durduracak caydırıcılıkta bir sistem hâlâ kurulmuş değil.
Cinayet işleyen kişi serbest kalabiliyor, mahkemede kravat taktı diye “iyi hal indirimi” alıyor.
Bir kadın, defalarca şikâyette bulunuyor, ama korunamıyor.
Kadına Şiddet: Bir toplumun en karanlık aynası Hiçbir kadın, hiçbir çocuk, hiçbir insan haketti diye öldürülemez.
Çünkü yaşamak bir lütuf değil, herkesin hakkıdır.
GÜNDEM
29 gün önceGÜNDEM
25 Kasım 2025GÜNDEM
25 Kasım 2025GÜNDEM
25 Kasım 2025GÜNDEM
25 Kasım 2025GÜNDEM
25 Kasım 2025GÜNDEM
25 Kasım 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.