İzlemeyi Seçtiysen, Zaten Taraf Oldun: Sessizlik de Bir Tutumdur
Türkiye, 2025 yılına yalnızca ekonomik ve siyasi sorunlarla değil, toplumsal kutuplaşmanın doğurduğu yeni bir “tarafsızlık krizi”yle girdi. Gittikçe sertleşen kamusal tartışma ortamı, vatandaşları sadece sözleriyle değil, sessizlikleriyle de etiketliyor. Çünkü artık “izlemeyi seçmek” bile bir taraf olma biçimi sayılıyor.
“İzlemeyi seçtiysen, zaten taraf oldun.” Bu cümle bir kurgu senaryosunun repliği değil; Türkiye’de her gün sokakta, sosyal medyada ya da aile sofralarında yaşanan sessiz uzlaşmanın temelini teşkil eden yeni toplumsal gerçekliğin özeti. Peki, neden sadece izlemek bile taraf olmak anlamına geliyor?
Pasif Kalmak Neden Bir Tutum Sayılıyor?
Uzmanlara göre, medya ortamının tamamen kutuplaştığı, tarafsızlık iddiasındaki platformların bile artık bir cenaha yakın olmakla itham edildiği bir ülkede, “sessiz kalmak” da politik bir tutum olarak algılanıyor. Özellikle adalet, ifade özgürlüğü, kadın hakları, çevre talanı, yolsuzluk iddiaları gibi konular gündemi sarsarken; izleyici pozisyonunu koruyanlar, dolaylı olarak düzenin sürmesine katkı sunmuş oluyor.
İstanbul Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Sema Bilgin, bu durumun toplumsal sorumluluk kavramını kökten değiştirdiğini söylüyor:
“Tarafsız kalmak, otoritenin ya da güçlünün lehine işleyen bir boşluğu dolduruyor. Bu da sessiz kalanları doğrudan ‘taraf’ yapıyor.”
Sosyal Medya: Sessiz İzleyicilerin Aynası
Twitter, Instagram ve TikTok gibi platformlarda yüz binlerce takipçiye sahip hesapların; gündemin en yakıcı olayları karşısında yalnızca içerik izlemekle yetinmeleri, dijital çağın “pasif seyirci krizi”ne işaret ediyor. Takip et, izle, ama yorum yapma. Beğenme. Paylaşma. Görmezden gel.
Bu dijital izleyicilik hali, aslında görünmeyen bir politik katılım türüne dönüşüyor. “Seyirci kalmak”, günümüzde yalnızca bir pozisyon değil; sistemin işlemesini sağlayan edilgen ama etkili bir rol.
İdeolojik Körlük mü, Hayatta Kalma Stratejisi mi?
Türkiye’de özellikle gençler arasında sıkça gözlenen bu “gözlemci pozisyonu”, kimi zaman bir hayatta kalma stratejisi olarak da yorumlanıyor. Sansür, fişleme ve iş bulamama korkusu; yurttaşları ekranın karşısına mıhlıyor. Bir tweet atmanın iş hayatına etkisi, bir paylaşımın siyasi fişlemeyle sonuçlanma riski; “izleyici” olmayı daha güvenli hale getiriyor.
Ancak bu güvenli bölge, toplumun dönüşümünü yavaşlatıyor. Örgütlü kötülükler karşısında örgütsüz bir sessizlik hâkim hale geliyor.
“Bilmiyorum” Lüksü Bitiyor
Uzmanlar, toplumu dönüştüren en tehlikeli olgunun “bilmemeyi tercih etmek” olduğunu vurguluyor. Bilinçli olarak kaçınılan bilgi, kaçınılan tutumları da meşrulaştırıyor. “Bilmiyorum”, artık tarafsızlık değil, bir seçimin sonucu. Ve bu seçim, suskunluğu sistemin parçası haline getiriyor.
Sonuç Yerine: Tarafsızlık, Taraf Olmanın Kılığı
Türkiye’de izlemek, artık edilgen bir eylem değil. Tam tersine, sessiz onaylamanın en güçlü biçimi. Her ekranın ardında bir tercih gizli. Her suskunlukta bir tarafgirlik.
Çünkü izlemeyi seçtiysen, zaten taraf oldun.
GÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
13 gün önceGÜNDEM
22 gün önceGÜNDEM
29 gün önceEKONOMİ
06 Mayıs 2025GÜNDEM
06 Mayıs 2025SİYASET
06 Mayıs 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.