Ortadoğu, tarih boyunca büyük çatışmalara sahne oldu. Ancak son haftalarda yaşanan İran–İsrail savaşı, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi ve küresel dengeleri derinden etkileyen yeni bir dönemeç olarak öne çıkıyor. Kısa ama yoğun geçen 12 günlük çatışma, bölgedeki mezhep, ideolojik ve jeopolitik gerilimleri yeniden alevlendirdi.
İsrail, İran’ın nükleer tesislerini, askeri üslerini ve komuta merkezlerini hedef alan kapsamlı hava operasyonları düzenledi. Bu saldırılar yüksek hassasiyetle planlandı ve güçlü istihbarat desteğiyle gerçekleşti. İran ise misilleme olarak yüzlerce balistik füze ve drone saldırısı yaptı; Tel Aviv, Hayfa ve Be’erşeba gibi büyük şehirler hedef alındı. Hastaneler ve sivil yerleşim alanlarında ciddi zararlar meydana gelirken, binlerce masum insan çatışmanın acı bedelini ödedi.
Bölgede yaşanan karşılıklı saldırılar, ağır can kayıplarına yol açtı. İran tarafında 600’den fazla ölüm ve binlerce yaralı bildirildi. İsrail’de ise yaklaşık 28 kişi hayatını kaybetti, onlarca yaralı bulunuyor. Bu yıkıcı çatışma sadece sahadaki dengeleri değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun jeopolitik yapısını da köklü biçimde sarstı.
12 gün süren çatışmaların ardından, ABD’nin arabuluculuğuyla taraflar Haziran 23’te geçici bir ateşkese imza attı. Ancak raporlar ateşkesin kırılgan olduğunu ve ihlallerin devam ettiğini gösteriyor. Bölgede gerginlik sürüyor ve yeni çatışma riskleri hâlâ yüksek.
Bu savaş, sadece askeri güçlerin çatışması değil; derin tarihsel ve sembolik anlamlar taşıyor. Kendi değerlendirmeme göre, bu çatışmayı “Mehdi ve Mesih Savaşı” olarak nitelendiriyorum. İslam’da Mehdi, adaleti tesis edecek kurtarıcı figürdür. Yahudi ve Hristiyan inançlarında ise Mesih, insanlığı aydınlığa çıkaracak beklenen kurtarıcıdır. İran kendisini Mehdi’nin destekçisi, İsrail ise Mesih’in topraklarındaki bekçisi olarak konumlandırıyor. Böylece bu çatışma, inançların, ideolojilerin ve medeniyetlerin bir hesaplaşmasına dönüşüyor.
Son haftalarda yaşanan saldırılar, kutsal metinlerde yazılı kaderin sahnelenmesi gibi yorumlanabilirken, diplomatik kanallar tıkanmış durumda. Taraflar birbirini yok edici güçlerle tehdit ederken, bu gerilimin sadece iki ülkenin çıkar mücadelesi olmadığını, aynı zamanda küresel güçlerin de bu sembolik savaşın parçası haline geldiğini düşünüyorum.
İran ve İsrail arasındaki bu kritik mücadele, dünya sahnesinde yeni bir kutuplaşmanın habercisi olabilir. “Mehdi ve Mesih Savaşı”nın geleceği, sadece bölge halklarının değil, tüm insanlığın kaderini etkileyecek önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Bu tehlikeli hesaplaşmanın nasıl sonuçlanacağı ise zamanla netlik kazanacak.
GÜNDEM
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025EKONOMİ
26 Haziran 2025GÜNDEM
26 Haziran 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.