Bugün siyasi veya toplumsal bir yazı yazmayacağım, dünyanın en güzel duygusu olan aşkı ve büyük acısı ayrılığı yazacağım…
Aşk… Kalbin en derin yerinde filizlenen, bazen bir çiçek kadar narin, bazen de bir kasırga kadar yıkıcı olan o tarifsiz duygu. İnsan, sevdiğini öyle bir sarar ki, nefes almak bile ona yetmez. Onu kokusunda kaybetmek, bakışlarında boğulmak ister. Peki ya sonra? Sonrası, bir yangın yeridir. Çünkü çok seven, çok yanar.
Birini delicesine sevmek, her şeyini ona adamak… Başlarda ne kadar güzeldir değil mi? Sabahları onun mesajıyla uyanmak, geceleri onun hayaliyle uyumak. Her saniyesi bir mucize gibi gelir. Ama bir gün fark edersin ki, sen sevdikçe o uzaklaşıyor. Çünkü senin sevgini kaldıramıyor.
Aşkın gözü kördür. Ve bir bakmışsın, o gittiğinde avuçlarında sadece yanık izleri kalmış.
Gitti. Kapıyı çarpıp çıkmadı belki, usulca kaydı hayatından. Ama sen, o gidişin sesini hâlâ duyarsın. Gecenin en sessiz anında, yastığa başını koyduğunda, birden çarpar kalbin. “Keşke onu kaybedeceğimi bile bile bu kadar çok sevmeseydim” dersin.
İşte o an yüreğine bir hançer saplanır, artık geri dönüş yoktur. Ve sen, o sevginin altında ezilirken, bir de bakarsın ki sevdiğin, senin o kocaman yüreğinin ağırlığını taşıyamamış.
Aşk, bir nehir gibi olmalı. Coşkun da akabilir, dingin de. Ama asla taşmamalı. Çünkü taşan her sevgi, bir gün kuruyan topraklar bırakır ardında. Sevmek; sevdiğinin ellerini sıkıca tutup “Benimsin”, “Yanımdasın ve bu benim için en büyük mutluluk” diyebilmektir.
Aşk acıtabilir, evet. Ama pişmanlık, ruhunu kemiren bir yılandır. Çünkü aşk, gözyaşıyla değil, gülümsemeyle hatırlanmalı.
Ne diyordu şair; Telafi edilemeyecek şeyler yaşamadık, ben senin çabasızlığına kırgınım!
GÜNDEM
10 gün önceGÜNDEM
19 gün önceGÜNDEM
23 Mayıs 2025GÜNDEM
23 Mayıs 2025GÜNDEM
23 Mayıs 2025EKONOMİ
23 Mayıs 2025GÜNDEM
23 Mayıs 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.