İddialara göre, Rektör Prof. Dr. İsmail Boz’un göreve gelmesiyle birlikte, üniversite adeta Boz ailesinin iç işleyişine entegre edildi. “Hülle” ile genel sekreterlik makamına amcaoğlu Cihangir Boz getirilirken, Tıp Fakültesi Dekanlığı’na da kayınbiraderi Prof. Dr. Hayrettin Tekümit atandı. Ancak mesele sadece akrabalık değil. Bu atamalar, milletin üniversitesini “aile içi kadrolaşma sahasına” dönüştürdü. Üniversitenin sloganı, “BANÜ Senin Ailen.” idi. Anlaşılan bu söz, sadece bir soyadına sahip olanlar için geçerli!
BANÜ A. Ş. – AİLE ŞİRKETİNE DÖNÜŞEN ÜNİVERSİTE
Ancak rektörlük makamı bu kadarıyla da yetinmedi. Aile ilişkilerini örtbas etmek için bu kez gözler dışa çevrildi. Gündem CHP’li Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın oğlu Dr. Canberk Mirza’nın, sadece kendisinin başvurduğu bir kadroya alınmak istenmesiyle çalkalandı. Kulislerde konuşulanlara göre, bu kadro ilanı adeta özel siparişle açıldı. Kayınbirader-Dekan Tekümit kadro için hizmette sınır tanımadı.
Üniversitenin Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü Dr. Mustafa Cem Aldağ aynı zamanda Bandırma Rotary Kulübü Başkanı. Bu yapıların “milli teknoloji” hamlesine değil, dış bağlantılı ağlara hizmet ettiği artık sır değil. Bu kulübün yönlendirmesiyle hareket eden bir akademik yapının “milli teknoloji hamlesi”ne katkı sunması mümkün mü sorularını gündeme getirdi. CHP’li Belediye Başkanı Mirza’ya soruyoruz: Oğlunuzun kadrosu için neden tek başvuran oğlunuz olabildi? Kadro şartları nelerdi? Hükümete yakın gözüken Rektöre ve kayınbiraderine soruyoruz bu ilan nasıl açıldı? Muhalefete ettiğiniz küfürler kayıkçı kavgasından mı ibaret?
CHP’li yerel aktörlerle üzerinden kurulan bu bağlar, üniversiteyi sinsice yönlendirirken; kamuoyunun dikkatini rektörün aile atamalarından uzaklaştırmak için kullanılmakta. Bu bir perdeleme stratejisidir. Rektörlük, ideolojik denge adına (!) bazı yerli ve milli isimleri sistematik olarak tasfiye etmeye yönelmiş durumda.
Prof. Dr. Mehmet Tektaş, Akıllı Ulaşım Sistemleri Merkezi’ni (BAUSMER) kurmuş öncü bir akademisyen olarak susturulmak istendi. Rektörlük, kendi adaylığı ihtimalini engellemek için bu yapıyı kapattı.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, Türkiye’nin çevre alanındaki uluslararası itibarlı ismi. “Müsilaj dedesi” olarak bilinen Sarı, ne hikmetse istifa etti (yada ettirildi). Yerine ise bir iktisat profesörü olan Celil Aydın Denizcilik Fakültesine dekan, aynı atamada eşi işletmeci Hatice Aydın ise iletişim fakültesine dekan atandı.
Sözüm ona denge siyaseti, aslında yerli-milli akademisyenlere karşı baskı siyasetine dönüşmüş durumda. Eğitim-Bir-Sen mensupları ve bazı öğretim üyeleri soruşturmalar ve mobbinglerle sindirilmeye çalışılıyor.
REKTÖRÜN HİSTERİK KİNLERİ SORUŞTURMALARA MI DÖNÜŞÜYOR?
Bu manzara karşısında Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) açık çağrımız var:
Rektörün, neredeyse tüm devlet ricali ile ya çocukluk arkadaşı ya da çok yakın arkadaş olduğunu sağda solda aktardığı söyleniyor. Bir bakan akrabasının ilişkilerini kendi ilişkileri gibi lanse ettiği söylenen rektörün, 2 senede 50’nin üzerinde soruşturma açarak despotik bir yönetim anlayışı benimsediği aktarılıyor. Bozbulanık bir dengesizlik siyaseti üniversitede ve şehirde huzuru yerle bir etmiş durumda.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nde yaşanan bu çürüme, sadece bir üniversite meselesi değil, milli yükseköğretim vizyonumuzun temelini sarsan bir krizdir. YÖK’ün bu skandallara karşı derhal bağımsız bir müfettiş heyeti göndermesi, tüm atamaları ve soruşturmaları şeffaf biçimde incelemesi elzemdir.
Milletin üniversitesini, devletin kadrolarını aile imparatorluklarını korumak amacıyla “sağa-sola” savuran bu yapıya dur demek lazım. Milletin üniversitesi, aile imparatorluklarını korumak için bir pazarlık masasına dönüşemez.”
BANÜ milletindir! Aileler, kulüpler ve kliklerin değil!
GÜNDEM
6 gün önceGÜNDEM
15 gün önceGÜNDEM
26 gün önceGÜNDEM
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025EKONOMİ
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.